Marka Yönetimi

Marka Yönetimi

Markayı belirlemek ve tüketici zihninde onu doğru yönetebilmek esaslı bir pazarlama kültürünü ve altyapısını gerektiriyor. Doğal olarak da bir şirkette, güçlü bir pazarlama organizasyonu ve kültürüne ulaşıncaya kadar, içerdeki pek çok birimin ve iş sürecinin oldukça iyi düzeyde gelişmiş ve çalışıyor olması gerekiyor.
Tam bu noktada isterseniz biraz ara verip düşünelim.  Biz burada bir firmanın hedef müşterisini doğru belirlemiş olmasından, bunun kalitatif ve kantitatif araştırmalarla desteklemesinden, içinde bulunduğu pazarı, rakiplerini, Pazar fırsatlarını iyi görebilmesinden, kendi kaynak ve öz yeteneklerini çok iyi analiz edebiliyor olmasından bahsediyoruz.
Marka olmak denen şey, tüketicinin zihninde oluşan bir algı ve duygu bütünüdür, Markayı yönetmek ise yaptığımız ve hedef kitlemize bir şekilde dokunan tüm faaliyetlerle bu algı ve duygu kümesini tüketici zihninde istediğimiz yerde tutmak veya yönlendirmekle ilgili faaliyetler bütünüdür.  Yukarıdaki ifadenin ne kadar sofistike işler gerektirdiğine dikkatinizi çekmek isterim. Lütfen burada bir defa daha kendimize soralım; Biz bunları kendi şirketimiz için gerçekten yapıyor muyuz? veya yapmak istiyor muyuz? En yakın kaç yıl içinde işletmemizde bu tür faaliyetlerin uygulama alanı bulur?  Bunlar belki yöneticileri rahatsız eden sorular bunun farkındayız.
Bizlerin şirket değişimleri konusunda elde ettiğimiz denenmiş bir tecrübe alanı var. O da şudur; bir Kurumda yöneticiler, ‘Kendini Rahatsız Eden Gerçekleri’ tüm açık yürekliliğiyle ortaya koyup,  tartışamıyor ise, onları çözecek ve üstesinden gelecek iradeyi de kolay oluşturamayacağına çok defa şahit oluyoruz.
Yine Yılardır Marka konusunda yaptığımız sunumlarda: marka üçgeninden bahsediyor ve  MARKA vaat eder-olması gerektiği şekilde, kimliği ve ruhuyla doğru oluşturulmuş, sağlam bir değer önerisine yaslanan Marka!-, TÜKETİCİ- Araştırmalar sonucu doğru belirlenmiş tüketici(ler)!- bunu satın alır, ve ORGANİZASYON- tüm birim ve iş süreçleriyle bunu en iyi şekilde yerine getirmek için akıllıca tasarlanmış ve çalışan- bu vaadi yerine getirir. Diyerek üç cümlecikte konuyu bitiriyoruz.  Konuyu, Sunumdaki gibi üç kelime ve üç kısa cümleyle işi bitirebilseydik çok güzel bir iş başarmış olacaktık. Maalesef durum öyle olmuyor.
Müşterilerimizin bize sadık olmasını, diğer ürünlere göre bize daha fazla para vermesini ve zor zamanlarda bile satışlarınızın en az kayıpla devam etmesini istiyorsak ki bu çoğu oturmuş markaların doğal özelliğidir. Bunun bedelini ödememiz gerekir ve bu bedel ucuz değildir. Marka olmak; İyi tasarlanmış bir organizasyonun ve nitelikli insanların, Ciddi bir emek, bilgi, gayretleri neticesinde ve uzun bir zaman içerisinde ortaya çıkmaktadır. Yukarıda ifade ettiğimiz gibi Markalaşmak ve marka olma kavramı, sadece isim bilinirliği ile sınırlamayacak kadar geniş ve karmaşık bir süreçtir. Öncelikle üst yönetimin bu konuda bilgi ve bilinç düzeyini ciddi seviyede geliştirmesi gerekiyor.
Markalaşma süreci; Şirket yöneticileri ve sahiplerinin zihninden başlayan, diğer yönetim ekiplerinin zihninde mayalanan ve gelişen fikirsel bir devrimi ifade ediyor. Marka, şirketlerin toplantı salonlarında, şirketi yönetmeye çalışan insanların zihinlerinde oluşan sürekli kıvılcımlarla kendine sağlam ve güçlü bir kaynak bulması gerekiyor. Daha sonra bu sinerji buradan dalga dalga tüketicilere doğru yayılıyor.