Pazarlama Yönetimi

Pazarlama Yönetimi

Pazarını ve hedef müşteri kitlesini doğru belirleyen işletme, aslında rakiplerini, tedarikçilerinin seçimini, organizasyon ve iş süreçlerindeki ihtiyaçlarını da belirlemiş oluyor. Söz konusu müşteri ve pazar onu geleceğe taşıyacak, sürekliliğini sağlayacak doğru pazar ise, bu organizasyondaki gereksiz iş süreçlerinden, gereksiz maliyet kaynaklarından kurtulmasını, hızlı sonuç alacağı etkinlik ve verimlilik arasındaki altın oranı bulacağı bir formülü ona veriyor. Biraz daha ileri gidelim, kurum sahip olduğu insan kaynaklarını nereye doğru geliştirmesi gerektiğini ve ne tür bir personel yapısına ihtiyaç duyacağının da sınır koşullarını bu şekilde belirleyebiliyor.
Biz Nirvana’ya ulaşmış bir keşiş aydınlanmasıyla, insanları ve hayatı tepeden ve olabildiğince basitliği içinde görüveren bir vizyon sunduğumuz iddiasında değiliz. Son dönemde rekabetin doğasının değişmesiyle, Pazarlama iletişimi adı altında, tüketiciyi anlama konusunda elde ettiğimiz bilgiler ve bilimsel disiplinlerin sonuçlarını kullanarak, İşletme içerisindeki olayları ve süreçleri yeniden anlamlandırma ihtiyacına ve çabasına girmemiz gerektiğine inanıyoruz. Bu işin aslında tüketicinin zihninde ve kalbinde biten, bir ürünü ve hizmeti almaya karar vermesi ve parasını kasamıza bırakmasıyla sonlanan bu cezbedici basit süreç çerçevesinde değerlendiriyoruz.
Bu durumda kurumlar, müşterinin ve satışın sürekliliğini ve devamını sağlayacak, bir yönüyle tüketiciyle bağlarını kopartmadan, onu sürekli anlama ve izleme ihtiyacıyla donatılmış, Pazar araştırma ve pazarlama süreçleriyle desteklenmiş, yine ölçen, izleyen ve yöneten bir süreci tanımlıyor. Aynı şekilde bu durum; “Kurum iç işleyişinde bunu sağlamak adına nelere sahip olmalıyız?” ve “gereksiz işlerden nasıl sıyrılmalıyız?” düşüncesiyle iş süreçlerini ve sistem ihtiyaçlarını sürekli iyileştiren bir yönetim bakışıyla şirketini yeniden yapılandırmayı gerekli kılıyor. Bu durum; Üst yönetim ya da karar vericilerde köklü bir mental değişimi gerekli kılıyor.
Sade ve basit şeyler; entelektüel olarak cazip görünmese bile, çok sağlam ve kalıcı sistemlerin ana unsuru olagelmiştir. Bu basit yaklaşımın İhtiyacımız olduğuna inandığımız ve çok karmaşık gibi görünen sorunlarımızın yalın cevabı olduğunu düşünüyoruz.
Bizler İşletme dünyasının farklı alanlarda uzmanlaşmış profesyonellerinin yukarıda anlattığımız bakış açısı çerçevesinde iş modelini, organizasyonunu, iş süreçlerini tekrar gözden geçirmesindeki yarar olduğuna inanıyoruz. Biz ‘Pazarlama her şeydir demiyoruz’ ama önerdiğimiz Stratejik yönetim yaklaşımıyla ve Pazarlama odaklı organizasyon yaklaşımıyla-ki buna Stratejik Pazarlama İletişimi diyebiliriz- buna yakın ve belki bundan fazla bir iddianın arkasında duruyoruz. Aslında “Stratejik Pazarlama İletişimi Her Şeydir” diyoruz.
Türkiye’de “değişim yönetimi” zorlu bir süreçtir ve maliyetlidir. Bu maliyet kurumsallaşmamanın maliyetinden çok düşük olsa da, ölçülüp ikisi birlikte ortaya konulmadığı sürece bu durum şirket yöneticilerini rahatsız etmemektedir. Bu yaşadığımız deneyim ve bilgiler ışığında elde ettiğimiz tecrübeler, Kurumsallaşma talep eden firmalarda nitelikli ve çok boyutlu yönetim danışmanlığı programlarıyla ve son derece sabırlı hareket ederek, kurumlarımızda değişimi iyi belirlenmiş vurucu noktalar ve eylemler üzerine odaklanmamız gerektiği gösteriyor.  Kaldı ki Pazarlama odaklı değişim yönetimi ciddi bir iş kültürü ve bakış açışı değişimi gerektirdiğinden bilinçli bir üst yönetimi,  sabırlı ve bilgili yöneticilerle çalışılma gereğini ortaya koyuyor.
Sonuç olarak bizler, işletme içerisindeki tüm bölümleri, iş dinamiklerini, iş süreçlerini, ürün, üretim ve hizmet faaliyetlerini bu Son Tüketiciyi ve onların yaşam tarzlarına bağımlı tüketim kalıplarını göz önüne alan pazarlama perspektifi çerçevesinde yeniden ve toptan ele almamız gerektiğine inanıyoruz.